20 Şubat 2010 Cumartesi

KIRMIZI



bir niyetle yola çıktıktan sonra, arkadan haykıran bir kaç aziz; "niyetinizi unutun!"

fakat azizlerin bir türlü hatırlayamadığı... "güzel günler" göreceğine inananların düşüncelerini parmaklarına verin, dokunacakları ilkin kırmızı bayraklar!

bir gün berisinin açıklaması: "ankara valiliği, sendika temsilcilerinin Sakarya'ya girmesine izin verilmeyeceğini savundu."

oysa yer: sakarya meydanı...


“Ya senden geriye şimdi birkaç kemik,

Ya da tam da sürerken oğlun bisikletini yeşil betonlarda, alacağız elinden adına yaşadıklarını, dilediğimiz anda…

kardeşim, seçim hakkın ancak ikisi arasında”


Ve sonra…


Kırmızıyı hissedenler, birbirini bulur

Bir kentin yosun tutmuş taşlarıyla, ilişik hırsların arasında.

Haksızlığın, bir çadırda uyuyakalışı…

Tekdüze ve her saati başka bir ölüm olan haftaların sonlarını

O güne kadar ayrı ayrı tasarlayan yüzlerce insan bilir,

Tasarılar ölecekse, ancak bir gece vakti…

Ve ancak bir diriliş adına.


Bir adam yürüyor. İnsanları yarabildiği kadar yarıp, tam kalabalığın ortasında durup, ateş yakıyor.

diyor ki


“haklı bir anayasanın, haksızlığa uğrattıkları… yakın bir sigara! Bittiğinde, hüznünüzün de yiten dumanla gökyüzüne yükselmesini istiyorum. Düşüncelerimiz, yaşadıklarımız ve bedenlerimiz, evlerimizde bizi bekleyenler için kendini saklayadursun. Burada aç kalacağız, yağmur yağarsa şanslısınız! Bedava havanın yanına, bedava suyu çekmiş olursunuz! Şimdi gülüyorsunuz! Ama aranızdan yağmur duasına çıkanlar olmaya başladığında ben de yerlere yatacağım. Sigaralarınızın bittiğini görüyorum. Kırgınlığınızın hüznü asılı havaya. Eğer bir sabah çadırınızdan çıktığınızda, güneşin doğduğunu görürseniz anlayın; bize hakkımızı verdiler ve hüznünüz kendini güneşin çekimine bırakıp kül oldu.”


sonra

Alkış ve ıslık vakti!

Çoğunluğun en yetenekli olduğu zamandır.

Kimisi de gücünü sol koluna alır. Avuç içine, birkaç can acıtan kırmızı karşıtı, biraz özlem, biraz bıkkınlık atar. Yumruğunu sıkar ve havaya kaldırır. Aklın ipek dokunuşu, devrik umudun mavi parıltısı aydınlatır elleri.

Şehrin dışından bile baksanız görürsünüz, o birliktelik ve o güç.

Öyleyse hümanist kaosun zamanı!



Mutlakiyetin bütünlüğüne karşı,

Binlerce küçük parçaysanız;

Yollar, arabalar siyah beyaz

Parçalara dahil olmayan herkesin bakışı şeffaftır.

Tek rengi görme kabiliyeti kalmıştır, gözlerinizde.

O da ıslanmadığı bir aralığa denk gelirse.

KIRMIZI.


"her çizgi arası, hukuksuz anayasa maddesi

ve her çizgi arasında, batık iki geminin biri diğerini çekiyormuş havası.

yüzümdeki çizgileri yok say benim! yarattığın çizgileri görme hakkını vermeyecek sana lisanı bozuk dilim!"


çatılar, kapılar ya da pencere pervazları

3 günlük direnişler

3 asırlık eşikler.




Aynı sahnenin, dublörleri…

Sarışın bir kız çocuğu

Saçlarını saklayan kırışık bir kadın

Gözü bozuk bir delikanlı

Her daim gökyüzüne bakan

Kahkaha atan

Aptal

Boyalı iskelet

Geceleri var olan

Çirkin

Hasta

Keman teli

Tetik……………………………………………………….


Ah deli adamlar!

Aynı dertten muzdarip hafızaların renkleri…

12 Şubat 2010 Cuma

.

never marry a railroadman

.

bugün ilk kez trigonometri çözmek için ÇKS'min başına geçtim
sorular esnemeye başladı
ben de pes ediyorum
5 netim, kendine iyi bak görüşürüz

11 Şubat 2010 Perşembe

.

bugünün en gıcık yanı 24 saat olmasıydı! HIRRR

athenaeum