22 Mayıs 2010 Cumartesi

-15-

saga için o sabah, ikiyüzlü finalin yüzsüz piramidi...!+'^&

saga herhangi bir günün sabahında gözlerini açtığında, duvara çivili istanbul afişi düşmüştü.
ve o gün 17 ağustostu!

o sabah uyandığında da yastığının yerinde, masayı buldu. üstelik soğuk kahve bardağı devrilmiş ve kahve yere dökülmüştü.

"selam kaos günü. bugün sana inat katil olmayacağım" diyip, günü karşıladı.
-----------------

evden çıktı, bir keman dersine doğru.

vardığında; keman hocası, saganın 1 ay önce içinde ne olduğunu merak ettiği, çamaşır suyu bozmasından lekeli, ağır ve sağır kemanla oynuyordu.
saga geçti oturdu.

"buranın 2 sokak altında, acayip bir şelale var. altını sokak lambalarıyla aydınlatmışlar! orda kavga eden iki gerzek gördüm. ayrıca, o kemanın neden o kadar ağır olduğunu merak etmiyorum değil!" dedi. güldü.

keman hocası da, gülerek

"dilimde sakladığımı söylediğim anahtar içinde de ondan! ayrıca şelale kim?" dedi ve baş parmağını ısırdı. yeryüzünde duyulmuş ya da duyulmamış, en saçma cümleleri kurduğunda hep böyle yapardı.

cıvıdılar

"hiiiç, altı aydınlık cinsiyeti belirsiz bir orospu işte"

"bizi tanıştırsana"

"tanıyorsun"

"nerden?"

"isa, muhammed, musa, buda olmak isteyip, tanrıya inanmamak istediğin anlar varya, işte o anlarda aynadan. "

"çünkü, her adam gibi ben de muhalefetsiz iktidarı sırf çüküm için istiyorum öyle mi?"

güldüler.

ve keman hocası cebinden 2 zar çıkardı

"yine başlıyoruz" dedi içinden saga.

oyunlardan, hayatı boyunca bir kez bile sıkılmamıştı. çünkü oyunlarda gerçeğe bağlılık, bir kaç japon balığın sohbeti gibiydi. aynı kurallar içinde oynanıp dursa da; her hamle, oyunu başka bir yere götürür ve bir kaç saniye içinde geride bırakılan saniyelerle ilişki kalmazdı.

ama bu oyundan sıkılmıştı.
çünkü bunun gerçekle arasında bir atomluk bağ bile kalmamıştı.

---
ki, dünyada rulet kadar tehlikeli tek bir oyun varsa, o da iki hayalcinin oynadığı monologların kesişmesiyle başlar.
çünkü önce, gerçekler ve düşler birbirine karışır. sonra oyun gerçekten kopmaya başlar.
gerçekten tamamen kopulduğunda, oyuncular artık birbiriyle oynamak istemiyordur aslında.
ama iki dünyanın içinde de, düşler ve gerçekler birbirine o kadar benziyordur ki, neyden koptuklarının farkına bile varmazlar.
birbirlerine karşı hissettikleri hırs ve kırılganlık, büyür.

ve sonunda. iki taraftan biri gerçekle karşılaşıp, iticiliği gördüğünde; cinayet vaktidir.

hiç "yine mi?" deme!
cinayet, birbirini tanıyan bütün insanların, artık tanımak istemiyor olduğu yerin baş kahramanıdır. bir kez elini atar ve herşeyi bitirir. HEPİNİZ KATİLSİNİZ.

ki, birbirini tanımayan insanların arasındaki ölüm festivaline de, cinayet mahali denmez zaten.
o, yatak odasıdır.
---

her zaman olduğu gibi, saga taşları keman hocasına doğru oynarken, keman hocası zarları yukarılara atmanın hesabını yapıyordu.

dolayısıyla
arifesi ve girişiyle, adem ile lilit'i kıskandırabilecek bir günü, birbirlerini hiç tanımıyorlarmış gibi geçirdiler.
keman hocası sebepsiz gergin, saga ise hayal kırıklığının yanına uzanarak.
saga, kendini gece vakti denizi izlemek zorunda bırakılan, yosun tutmuş bir taş gibi hissetti.

saatler geçti
bu samimiyetsiz oyuna sonra yine merhaba demek için, son konuşmalarını yapmaya başladılar.

keman hocası,
"son zarları atıyoruz, eğer ben büyük atarsam, şu içinde ne olduğunu merak ettiğin kemanı hayatın boyunca açmayacaksın; sen büyük atarsan keman senindir." dedi.

saganın gözlerinin içine vahşikarakuşlarordusu birikti.
zaten söylemesini bile severdi, birbirini niteleyen sözcüklerin zincirlenip de esas sözcüğe yapışmasını.

kocasıromantikfilmçekenkadınçığlığı
ejderhaateşigibipüskürenharflerbirliği

hatta anlamsız bile olabilirdi!

yedibiriktirenisimlerinikirciksilüeti

--
sırıttılar.

keman hocası attı ve 4 geldi
saga attı, ve ona da 4 geldi

bir daha attılar!

keman hocası,3
saga,3

bir kez daha attılar!

keman hocası, 6
saga, 6

bir kez daha!

keman hocası, 1
saga,1

------
zaten gergin olan keman hocası,
"bence ikimizin arasındaki bu düzeni kabullenip, olduğu gibi bırakalım. ben de sana kemanın içinde ne olduğunu söyliyim" dedi

saga, gün boyu ona karşı o kadar hırs dolmuştu ki;
"eşitlik yani... bahisi sen teklif ettiğine göre hanginizin sınavı, odanın mı senin mi? devam et!" dedi

attılar.
keman hocası, 5
saga , 6

"kazandın"

"ödüllendir o zaman"

keman hocası, küçük adımlarla duvara doğru gitti.
kemanı indirdi ve sagaya verdi.
hiç birşey söylemedi.

saga, kemanı alıp odadan çıktı.
evine gitti.
kemanı kırdı.
öyle bir hızla, üzerine indirmişti ki çekici; kemanın telleri fırlayıp elini kesmişti

kemanın içinde, çimentodan bir tablet duruyordu.
üzerinde bir dil resmi ve dilin üzerinde de "harikaydın" yazıyordu.

saga durdu, işte bu iş tam burada bitmişti.

yani saga için o akşam, ikiyüzlü finalin yüzsüz piramidiydi...
--------

yersiz bir iltifat, çift taraflı keman hocasını ele vermişti.

sanki sagayla ufak birşey yaşadığında; saganın gözü kendisinden başka hiç kimseyi görmeyecek, diğer halihazırda ayşe hatunlar gibi ilgisi onun üzerinde kalacaktı.
o da o yüzden sadece uzaktan uzağa cümle kurma aşkını tatmin ediyordu.

saga farketti ki; bütün süslü cümleler ve hayatlar bir eksiklikten geliyordu.

bundan böyle, nerde konuşmasındaki ilgiyi, gerçekte vermeyen bir adam görürse aklına keman hocası gelecekti
ve isminin üzerine, yüzlerce "korkak" kelimesini birleştirerek X atıp, hayatının bir köşesinde çürümeye bırakacaktı.

sonra elinden yere bir damla kan düştü...
saga görmedi. üzerine bastı, ve geçti.
geçti...
geçti......
geçti................................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

athenaeum