3 Nisan 2010 Cumartesi

-3-

saga, evine doğru yürüyordu. ruh hali için anlamsız bir memnuniyet hissetmeye başlamıştı. seçim yapması gerekiyordu! o eski hikayede anlatıldığı gibi değil miydi zaten bütün hayatının yörüngesi!

berdüş, çölde suyu bulabilmek için baktığında; olmaya çalıştığı güçlü, olduğu sanıldığı kararlı ve olacağını bildiği duygusal adamı gördüğü aynayı kırmalıydı.
sonrası...
sezgileriyle önce suyun yudumuna, sonra sudaki yansımasına...

ah! hiç sormayacaksın sanmıştım çift sesli koronun daimi dinleyicisi. duvarlar! seçimi gözünün içine daha kaç farklı şekilde sokabilirim diye planlıyordum!

neyin seçiminden bahsediyorum!?

siz insanlar gözünüzün önünde duranlardan birini benimseyip ona doğru yönelecekken bile, bunu seçimler silsilesi haline getirmezseniz beyniniz yerinden fırlar! iç organlarınız birbirine geçer! canınız çıkar!

elbette Saga'nın seçimi de o adamı isteyip istemediğinden emin olamamasından geliyordu ama ona göre şimdi merdivenlerden yukarı atacağı adımın hangi ayağıyla olduğu bile seçimine gidecek yolda belirleyiciler arasındaydı.

hep Saga'nın gerçek bir gerzek olduğunu söylemişimdir. ama problem değil, anlatılması gereken bütün hikayeler gerçek gerzeklerin ömürlerinden çıkar.

ve belkide Saga o adamın anlatılmış bir çok hikayesi olduğunu anladığı için kararsız kalmıştı. hani bir hikaye için bütün kahramanların bu hikayeyle hiç karşılaşmamış olması gerekir ya!

hayır, gerekmez sahnemin fıstık yeşili çarşafı! bu sadece Saga kanunnamesi için geçerlidir. hatta ona göre bilgelerin hikayelerde hep arka planda kalmasının sebebi budur. eğer onlar hikayelere ve hayatlara burunlarını sokarsa, yaşamak için hiç sebep kalmayacaktır.

yani Saga da o adamın bir bilge olup olmadığı konusunda düşünmesi gerektiği için kararsız kalmıştır.

ben bunları sana anlatırken, filmi durdurur gibi Saga'nın durdurduğumu mu düşünüyorsun? öldüüüüüüüüüüür beeni dinleticisinden düşünce fakiri, dinleyici! '^+'563+%

anlatıcı dursa da, kahramanın nefes alıp verişiyle adımları arası tıkırdayan o bencil boşluktan dinlersin bir hikaye!

Saga, şu anda alt komşusuyla merdivenlerde karşılaştı. sohbet ediyorlar.

kadın oldukça kararlı görünüyor. keskin jestlerle, gözlerini fal taşı gibi açmış birşeylerden bahsediyor.
saga, onu dinlemek yerine şu basmakalıp benzetmenin görünüşünü hayal etmeye çalışıyor. sahi, fal taşı hangi renk?

o ara kadın diyor ki,
-son 3 ayda gerçekten çok kilo aldım. hep sinemadaki mısırların suçu!

saga gülüyor.

kadın,yaptığı basit kişileştirmenin bunu sağladığını düşünüyor.

vedalaşıyorlar.

saga evine girip, ceketini asıyor.

kahvesi için su kaynatırken, "sahi" diyor...

8 numara... kilo almış olmasını bile, kararlılıkla "hollywoodvari bir son"a bağlayabildi.

yolda hissettiği o memnuniyeti hatırlıyor.
anlıyor.
aslında kararsızlık, insanı çekilebilir, hayatı iliği emilebilir görmenin kapı aralığı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

athenaeum